UND Hukuk Danışmanı Ankaralı, koronavirüs nedeniyle lojistiği ‘mücbir sebep’ kavramı içine dahil etmenin bazı hukuki sorunları da beraberinde getireceğini dile getirdi.
Aysel YÜCEL
Koronavirüs salgınının ekonomik faaliyetler üzerindeki olumsuz etkisi artarken, vergi süreçlerinde ‘mücbir sebep’ hükümlerinden faydalanacak sektörlere ilişkin hazırlıklar da tamamlandı. 17 sektör ve iş koluna ilişin tedbirler yürürlüğe girdi.
Lojistik de bu sektörler arasında yer aldı. Buna göre hava, kara, demiryolu, deniz ile yapılan her türlü şehir içi ve şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı; otoyol, tünel ve köprü işletmeciliği; depolama ve antrepoculuk faaliyetleri; havaalanı yer hizmetleri; havaalanı işletmeciliği; hava, kara, deniz ve demiryolu taşımacılığıyla ilgili kargo ve bagaj yükleme boşaltma hizmetleri gibi her türlü lojistik ve ulaşım hizmetleri kapsama alındı.
Lojistiği ‘mücbir sebep’ kavramı içine dahil etmenin çok olumlu ancak yeterli olmadığını dile getiren Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Hukuk Danışmanı Egemen Gürsel Ankaralı, özellikle uluslararası dolaşımda bulunan şoförler, bekleme ve ardiye ücretleri, gümrüklerden geçiş yapamayan emtiaların yanı sıra işlemlerinin kolaylaştırılması için de düzenlemeler gerekeceğine dikkat çekti.
“Mevzuatta yazılı olan gümrük beyan süreleri, ihbar süreleri ve hukuki süreçler ile bu sürelerin uzatılması veya dondurulması için de yasal düzenleme gerekecek” diyen Ankaralı, taşımacılar açısından koronavirüsün mücbir sebep olma durumunu ve bundan kaynaklı yaşanan sıkıntıları DÜNYA’ya anlattı.
“Bekleyen araçlara ardiye ve depo ücreti yazılıyor”
Kovid-19 mücbir sebebi ile ilgili taşımacılıkta yaşanan sorunları aktaran Egemen Gürsel Ankaralı, “Gümrük kapıların kapanmasıyla beraber yükler araçlarda kaldı. Araçların limandan çıkışlarına izin verilmiyor. Bekleyen araçlara ardiye ve depo ücretleri yazılıyor. Günlük araç başı 75-100 dolar civarı ardiye ücretleri söz konusu. Şu an için ortaya çıkan mücbir sebep dolayısı ile bu masrafların taşıma sözleşmesinin tarafları arasında nasıl paylaşılacağı sorunlar yaratıyor” dedi.
Karayolu taşımalarında koronavirüse karşı alınan önlemler kapsamında Habur gibi bazı sınır kapılarında şoförlerin giriş-çıkış yasağının söz konusu olduğunu hatırlatan Gürsel, bu nedenle oluşan kuyruklarda 15-20 günlük gecikmeler yaşandığını, ayrıca, Türk vatandaşı şoförlerin, Irak bölgesine geçemedi için nakliyecinin yabancı bir şoföre aracını ve yükü teslim etmek zorunda kaldığını belirterek, “Bunun için taşımacının gönderen taraftan veya yük hakkında tasarruf hakkı olan taraftan talimat alması gerekirken, bu yapılamıyor” dedi. Ankaralı, “Bu durum gelecek günlerde kaçınılmaz hukuki sorunlar yaratacak” dedi.
İran gümrük kapısında da beklemeler olduğuna ancak, bu beklemelerin Türkiye tarafından kaynaklanmadığına vurgu yapan Ankaralı, “İran yükü yüklemiş olan araçların sevki yapılamadığı için, taşıma süre aşımları, bekleme ücretleri konusunda sorunlar çıkacak” dedi.
Taşımacılardan aldıkları bilgiler doğrultusunda Kapıkule ve Pendik gibi bazı gümrük kapılarında kolaylıklar sağlandığını ancak bazı liman ve kapılarda ise ciddi zorluklar yaşandığını dile getiren Ankaralı, “Gereken durumlarda, tüm sözleşme taraflarının, gümrük ve antrepo işletmeleri de dahil olmak üzere tüm kolaylıkları göstermesi gerekiyor. Bekletme hem gönderen ile taşımacı arasında ilişkiyi bozuyor, hem de araç ve gün başı olarak tahakkuk eden, işgaliye ve ardiye ücreti sorun yaratıyor. Ortaya çıkan maliyetin sözleşmenin tek tarafı olarak karşılanabilmesi mümkün değil” diye konuştu.
“Bozulan ürünler için hukuki süreç belirsiz”
Bozulma tehlikesi olan yüklerle ilgili sorunlar olduğuna dikkat çeken Ankaralı, “Bu yüklerin acilen varma yerine teslim edilmesi gerekiyor. Ayrıca, bozulma ve çözülme gibi durumlarda gerektiğinde bunların imha ve gümrük kolaylıklarından yararlanması için gönderen /göndericiden onay almak gerekiyor. Gönderen/ gönderici onay veya vekaletname vermekten imtina ediyor. Bu süreçte, hukuki haklarının ne şekilde ve nasıl kullanılacağından hiç kimse emin olamıyor” diye konuştu. Gürsel, bu konuda geçen hafta yaşanan bir olayı şöyle anlattı: “Yükün tarihi geçmiş olması nedeniyle gümrükte uzmanlar imha kararı verdi. İmha kararının başlatılması için yük sahibinin resmi bir vekaletname vermesi gerekiyor. Ancak, yük sahibi yani gönderen bu vekaletnameyi vermediği gibi, mail yolu ile yazılı onay dahi veremiyor. Aslında bu onayı vermemesi birçok yönden kendisini haksız hale getiriyor ve sorumlu kılıyor. Ancak, bir önceki paragrafta sözünü ettiğim gibi hukuki hakların kullanımı konusunda, sözleşme taraflarının büyük tereddüt ve bilgi eksiklikleri olduğu için, yapıcı kararlar vermek mümkün olamıyor.”
BELGELERDE SÜRELER DOLDU
TIR karne transit sevk süresi ve T2 belge sürelerinin dolduğunu ifade eden Ankaralı, şöyle konuştu: “Taşıma süresi aşımları oluyor. Örneğin: Mersin Gümrük Müdürlüğü’nün Habur sınır kapısına tescil işlemini durdurmasından dolayı taşıma zamanında yapılamıyor. İhracat bedellerini alamayan ihracatçı/gönderen taraflar taşımacının taleplerine, talimat isteklerine, vekaletneme taleplerine cevap veremiyor.”
MÜCBİR SEBEP KAPSAMINDA SIKINTI YARATAN 5 MADDE
1- Sınırdaki araçların ardiye ve depo ücretleri taşıma sözleşmesinin tarafları arasında nasıl paylaşılacağı belirsiz.
2- Sınırda nakliyecinin yabancı bir şoföre aracını ve yükü teslim etmek zorunda kalması nedeniyle taşımacının gönderen taraftan veya yük hakkında tasarruf hakkı olan taraftan talimat alması gerekirken, bu yapılamıyor.
3- İran yükü yüklemiş olan araçların sevki yapılamadığı için, taşıma süre aşımları, bekleme ücretleri sorunu yaşanacak
4- Gümrükteki beklemeler hem gönderen ile taşımacı arasında ilişkiyi bozuyor hem de araç ve gün başı olarak tahakkuk eden, işgaliye ve ardiye ücreti sorun yaratıyor.
5- Habur sınır kapısına tescil işlemini durdurmasından dolayı taşıma zamanında yapılamıyor. İhracat bedellerini alamayan şirket, taşımacının taleplerine yanıt veremiyor.
Kaynak: https://www.dunya.com/ekonomi/tasimacilikta-mucbir-sebep-kriz-yaratabilir-haberi-465942